MAGAZİN

“Kayıp kuşak olma ihtimali yüksek”

4

“İKİ ÜLKEDE ÇEKTİK”

• Filmi çekme süreci nasıl başladı?
Ömer Faruk Sorak… Birlikte çalıştığımız yapımcı arkadaşım Bahadır, bana bu projeden bahsetmişti. Kendisi daha önce bu projeyi dizi yapmakla ilgili birkaç girişimde bulunmuş ama araya pandemi girmiş, birtakım aksilikler olmuş. Sonuçta olmamış… Sonra benimle paylaştı. Projeyi de kitabı da o zamana kadar bilmiyordum. Sonra işin içine girince, “Bu bir dizi formatı olmaz, bundan çok güzel sinema filmi olur ve sinemada bu iş kült bir aşk filmi olur” dedim… ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ gibi bir işi yapan bir taraf olarak, içinde çok benzeşen yanlar vardı. Eskiden mektuplaşılıyordu, şimdi mesajlaşılıyor. Bu, ‘Aşk Tesadüfleri Sever 2’nin direkt konusuydu. Bu benzeşmelerden yola çıkarak, “Bu iş, sinema filmi olarak bir gençlik aşkı projesi olsun” dedim… Bir de biyografiler ya da komedilere yaslanan sinema sektörüne, taze bir aşk filmi olarak girersek çok dikkat çekici sonuçlar alacağımızı düşündük. Zaten Beyza’nın yazdığı kitabın fan kitles, inanılmaz bir şekilde “3391 Kilometre film olsun” etiketleriyle iletişime başlamıştı. Ve bu süreç aslında onların da yönlendirmeleriyle bizi çok hızlı bir şekilde bu filmi yapmaya karar verdiren hatta çok hızlı bir şekilde sete çıkaran bir hale getirdi. Ön hazırlığı ve çekim süreci dâhil yaklaşık 2.5 aylık süre içinde iki ülke değiştirerek filmin çekimini gerçekleştirdik. Ben başta yazarımız ve başrol oyuncularımız olmak üzere bütün ekip arkadaşlarıma, gösterdikleri üstün performanstan dolayı çok teşekkür ederim.

5

“HER ZAMAN ÇOK KOLAY DEĞİLDİR”

• Siz neler hissediyorsunuz? Bir kitabı film haline getirip senaryosunu yönetmek kurgusal filmlerden farklı mıdır?
Deniz Enyüksek… Şöyle bir farkı var; kurgu hikâyede, siz çekim şartlarına göre her şeyi değiştirebiliyorsunuz ama burada sadık kalmamız gereken çok temel konular vardı. Çünkü bu kitabın çok sadık bir yüzü var. Karakterlerin ne yediği, ne içtiği, odadaki aksesuarlar dâhil olmak üzere, hesap sorarcasına ama çok tatlı bir şekilde, sevdikleri şeylerin takipçisi olan bir kitlemiz vardı. Aslında bir kitabı film haline getirmek her zaman çok kolay değildir. Çünkü oradaki betimleme çok kolay yazılabiliyor ama onun karşılığında sette bir şey kurmak başka bir güç ve efor gerektiriyor. Biz bunu sağlarken, sadık okuyucularının bize ilettiği binlerce mesajdaki o unsurları koruyarak adapte ettik. Beyza da çok genç yaşta yazdığı bu hikâyede; “Ben bunu şu anda yazsam ne yaparım acaba?” diye düşündüğü ve karşılıklı olarak konuştuğumuz, fikir birliğine vardığımız güzel dokunuşlarımız oldu. 109 dakikalık çok güzel çok hızlı akan, sadece kitabın okuyucuları için değil, o yaş kitlesinden daha büyük kitlelere de ulaşmasını umduğumuz güzel bir film ortaya çıktı.

6

“TÜRKİYE’DE ÇOK FAZLA ÖRNEĞİ YOK”

• Teklif geldiği zaman filmin hangi özellikleri sizi etkiledi?
Ahmet Haktan Zavlak… Türkiye’de çok fazla örneği bulunmayan bir romantik film olduğunu söyleyebilirim. Çok fazla örneği bulunmayan, bulunsa da daha tatlı ve naif bir yerden anlatıldığı için hoşuma giden bir film olarak ele aldım ve gerçekten çok ısındım. Baş karakterle kendimi çok bağdaştırdım. Kendimden çok şeyler buldum ve ekstradan kendimden de çok şeyler kattım. O yüzden kendimi çok içinde hissettim. Sanki okurken bile kendimi orada görerek hatta oynayarak bazı yerleri okudum. Sonra, “Bu filmi zaten kafamda çektim” dedim. Bunu artık fiziksel bir yere de getirmem gerekiyor. Çok istiyordum. Çok da güzel bir yerden geldi. Sağ olsunlar, sevimli, güzel ekibim beni aralarına kabul etti.
Derya Pınar Ak... Ben de aslında Haktan gibi düşünüyorum. Kitabı okurken Beyza’ya bir video atmıştım ve ağlıyordum. O kadar ince ince yazılmış, o kadar zarif yazılmış bir hikâye vardı ki… Bu rolü ben oynamazsam, rolü verecekleri insana; “Bu karaktere çok iyi bak” diye bir not bırakmak istiyordum. Çünkü ben okurken bile ağladım, çekerken de çok fazla ağladım. Haktan gibi ben de okurken sahneleri kafamda oynuyordum, düzenliyordum. O yüzden okurken de çekerken de çok fazla etkilendim. Benim için çok kıymetli bir proje… Bir de ilk başrol işim, bunda da yine Ömer hoca ve Deniz hocayla birlikte çalışmak beni çok fazla mutlu etti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu