YAZARLAR

BERCAN TUTAR / ‘Amerikan Sovyetizmi’

Gazze’deki soykırım, Ukrayna savaşı, ekonomik kriz, artan yoksulluk ve yoksunluk, aşırı sağın yükselişi, liberal demokrasi anlayışının tıkanması, merkez siyasetin sarsılması, dolara dayalı küresel finans sistemindeki deprem ve iklim oligarşisine yönelik artan itirazlar…
Bu başlıkların her biri Batı dünyasının ahlaki, insani, siyasi, ekonomik, askeri, sosyal ve kültürel açıdan çöküşünü simgeliyor. Hegemonik ölüm döşeğindeki hasta Batı’nın bu çöküş süreci birçok tarihsel analojiye de konu oluyor.
Avrupa ve ABD’deki krizleri ilginç bir benzetmeyle aktaran ilk kişi Princeton Üniversitesi’nde ekonomi tarihi ve uluslararası ilişkiler dersi veren Harold James oldu. 1 Temmuz 2020’de Project Syndicate’de çıkan ‘Late Soviet America/Geç Sovyet Amerikası’ başlıklı yazıda James, ABD ile çöküş sürecindeki SSCB arasında birçok paralellikler aktarıyor.
Son yıllarındaki SSCB gibi ABD devleti de siyasi ve sosyo- ekonomik krizlerle boğuşuyor. Bazı benzerlikler şöyle sıralanmış: Kalıcı açığı olan şişkin bir ordu. Küreselci seçkinlerin dayattığı sahte bir ideoloji. Artan kutuplaşma. Kötü hayat şartları. Eğitim, adalet ve sağlıktaki felaketler. Yaşlanan liderler.

***

SSCB’nin çöküş döneminde uzun süredir bastırılan etnik kimlikler ve ulusal özlemler hızla yüzeye çıkmıştı. Bu da Sovyetler’deki parçalanmayı daha da hızlandırdı. Benzer şekilde Donald Trump ile birlikte ırkçılık ve polis şiddeti arttı.
Joe Biden döneminde ise ayrılıkçı eyaletlerin sesi daha da gürleşti. SSCB’nin çöküşü sırasında Lenin’in heykelleri devrilmişti. Amerikalı siyahiler de bugün konfederasyon liderlerinin heykellerini deviriyor.
James en büyük benzerliğin ekonomik çöküşte yaşandığına dikkat çekiyor ve kanıt olarak da doların hegemonyasının sarsılmasını gösteriyor. ABD’nin Kovid-19 salgınını yönetiş tarzı Çernobil felaketiyle karşılaştırılıyor.
İngiliz kökenli tarihçi Niall Ferguson ise The Free Press dergisinde çıkan 18 Haziran 2024 tarihli yazısında “Hepimiz artık Sovyetiz” demiş. Analizinde yıkılış dönemindeki Sovyetler’de görülen ezici yoksulluk, açlık ve çocuk işçiliğinin günümüz ABD’sinde de artık bir sosyoekonomik norma dönüştüğünü söylüyor. Amerikan ordusunun da Kızıl Ordu gibi pahalı, hantal ve işlevsiz olduğunu söyleyen Ferguson, iki ülkenin de Afganistan hezimetini anımsatıyor.

***

Sadece askeri ve ekonomik değil iki ülke arasında politik, sosyal ve kültürel benzerlikler de dikkat çekici. SSCB’nin son dönem liderleri de yaşlıydı. ABD’nin liderleri de yaşlı. Biden 81 Trump ise 78 yaşında. Bu gerontokratik analoji dışında iki devlet arasındaki totaliter ideoloji ve resmi kurumlara olan güvenin benzeşmesi de dikkat çekici.
SSCB’de 1988’de yapılan bir ankette halkın yüzde 44’ü adaletsiz ve eşitsiz bir toplumda yaşadıklarını söylemişti. ABD’de de mahkemelere, askeriyeye, üniversitelere, büyük firmalara ve başkanlığa olan güven yüzde 20’lerde. Kongre’ye güven ise yüzde 8 ile diplerde.
Dolayısıyla ABD’de vaziyet Sovyetler’den de beter görünüyor. Bütün veriler ve gelişmeler ‘Amerikan Sovyetizmi’ için sayılı günlerin kaldığını gösteriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu